Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok ...

Yolculuk Esnasında Kitap Okumak| Bir Kuzey Macerası, Hayvan Çiftliği, Çocukluğun Soğuk Geceleri Kitap Yorumu


  Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Bayram nasıl geçiyor ya da geçti?(Bu satırları yazarken henüz bayramın 2.günündeyiz de) 

  Ben bayramda dedemgili falan ziyarete gideceğim. Şehir dışına çıkıyorum. Arabayla yaklaşık 3 saatlik yolumuz var. Araba yolculuğu severim ama en çok geceleri. Siz sever misiniz, en çok nasıl seversiniz? 
 

 Ne diyordum, araba yolculuğu. Ben normalde arabadayken kulaklığımı takıp şarkı dinlemekten başka hiçbir şey yapamam. Telefonla uğraşmakmış, kitap okumakmış hemen başım ağrır, midem bulanır. Çok sinir bozucu bir şey maalesef. Ama bu sefer birazcık kendime meydan okuma gibi bir şey yapmak istiyorum. Kısa ve çok da yorucu olmayacağını düşündüğüm birkaç kitap seçtim. Karaya basana kadar her seferinde bir kitap okumayı hedefliyorum. Eğer daha varmadan biterse de takılırım kafama göre yeter ki durağa gelene kadar 1 kitap bitmiş olsun, diye düşünüyorum. Başarabilecek miyim bilmiyorum. Başarırsam çok güzel olur bunu biliyorum. Bu kısmı daha fazla uzatmayayım en iyisi. Geçelim!

21.07.21   
   Çarşamba  
  
  Sevgili dostlarım. Sizi ve en çok da kendimi büyük bir hayal kırıklığına uğratıyorum. Ama denedim gerçekten çabaladım. Bir savaş verdim ama olmadı. Büyük, yoğun bir baş ağrısı ve mide bulantısı baş gösterdi. Zorlu zamanlardı. Ama bu kitapları okuyup yorumlarını da yazacağım, söz. 

Bir Kuzey Macerası, Jack London 

Türü: Roman  Sayfa Sayısı: 56 
Kapak: Ciltsiz




Çevirmen: Levent Cinemre

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

    Aleut adalarındaki Akatan'da bir kabilenin reisi olan Naass, atalarından dolayı kan davalarının olduğu bir kabilenin kızına aşık olur. Uzun uğraşlar sonucunda evlenmeyi başarır. Düğün gecelerinde denizden gelen beyaz bir adam karısı Unga'yı sırtına aldığı gibi gemisine atar ve kaçırır. İntikam ateşi ile yanıp tutuşan kabile reisi Naass karısını bulmak üzere yollara düşer. Çıktığı bu uzun ve zorlu seyahatte dünyayı dolaşıp farklı kültürler ile tanışacaktır. Naass bu seyahatte neler yaşayacak, amacına ulaşabilecek midir? 

    Yazardan okuduğum ilk eserdi Bir Kuzey Macerası (Türkçe olarak). Yazarımızın dili gayet sade ve anlaşılabilirdi. Aşırı, sıkıcı, gereksiz betimleme ya da ayrıntılara yer verildiğini düşünmüyorum. Tek sıkıntı yaklaşık ilk 10 sayfa boyunca falan olayı tam takip edemedim. Belki arabanın etkisidir, bilemiyorum. Sonra bıraktım zaten. Sabitken okumaya karar verdim:)

     "Ölmüşlerin kavgasını neden yeni doğacak olanlar sürdürmek zorunda."

    Kitapta en sevdiğim ve dikkatimi en çok çeken şey Naass'ın Unga'ya olan bağlılığı ve onca zorluğa rağmen asla pes etmeden devam etmesi, geri adım atmaması oldu. Düşünsenize yaşadığınız yerde bir kabile reisisiniz, oraya göre de zenginsiniz. Şartların zorlu olması bir yana yanınızda olan insanların dilini bile bilmiyorsunuz belki de. Ben olsam bu kadar dayanamazdım herhalde. Tabii ki yanıma büyük bir vicdan azabı ve özlem kalırdı ama, yine de kendimi hiç öyle hayal edemedim bile.

"Rüzgara yelken açan ama dümenini kullanamayan küçük balıklar gibi oradan oraya sürüklenip durdum."

    Okurken keyif veren, sürükleyici, çerezlik, kısa bir kitaptı benim için. Kitaba puanım 9/10.



Çocukluğun Soğuk Geceleri, Tezer Özlü 

    Tür: Roman 

    Sayfa Sayısı: 68

    Kapak: Ciltsiz 

    Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

  

   Kitabımız Tezer Özlü' nün çocukluğundan gençliğine, gençliğinden yetişkinliğine kadar    onun anılarını içinde barındıran bir kitap.  Otobiyografik bir yanı da var bana kalırsa. 

    Kitap 4 bölümden oluşuyor; Ev, Okul ve Okul Yolu, Leo Ferre' in Konseri, Yeniden Akdeniz olmak üzere. 

    Ev bölümünde gerçekten evi okuyoruz aslında. Evin mimarisi, yapısı, eşyaları, ev halkı gibi tanıtımları içeren bölüm. 

    Ev halkından en çok Tezer Özlü' nün babası ve babaannesini sevdim. Babasının vatanına ve devletine olan bağlılığı, babaannesinin fedakarlıkları... Yalnız ben babaannenin vefatına çok üzülmüştüm, Özlü için bu olay pek bir şey ifade etmiyordu. 

"Geceleri anneme sokulunca hem soğuktan korunuyorum hem de yalnızlıktan."

    Yine kitabın baş kısımlarında Tezer Özlü' nün bir intihar girişimini okuyoruz ama ben bunun nedenini anlayamadım pek. Oraya kadar da her şey gayet makul anlatılmış, hayatında kötü giden ya da onun bu yönde hissettiği bir şey okumuyoruz, bu yüzden bu kısımda biraz afalladım diyebilirim. Eğer sizin bu konuda bir bilginiz varsa yorumlara beklerim, her beraber bilgilenelim. 

  Yazarımız gerçekten çok acı verici şeyler yaşıyor, çok zor zamanlar geçiriyor ve bizim elimizden okurken üzülmek ve aklımızın almamasından başka bir şey gelmiyor ne yazık ki.   

    Yazarla genel olarak aynı düşünce tarzına sahip olmasak da okunması zor olmayan bir kitaptı Çocukluğun Soğuk Geceleri. Yaklaşık 1-2 saat içerisinde bitirmiştim. Yazardan bir kitap daha okumak ister miyim, tam emin değilim. Bir yandan yazarı daha iyi tanımak istiyorum ama dediğim gibi olaylara yaklaşış biçimlerimiz de farklı bu kitaptan anladığım kadarıyla. Yine de bir şeyleri daha iyi anlayabilmek ve yerine oturtmak adına bir kitap daha okumak isterim sanırım. Puanlamaya geçecek olursak 7/10.


Hayvan Çiftliği, George Orwell

Tür: Roman 

Sayfa Sayısı: 102

Çevirmen: Şerif Özüaydın

Yayınevi: Anonim Yayıncılık 

    George Orwell' in iki büyük ünlü kitabından biri olan Hayvan Çiftliği; fabl tarzında kaleme alınmış siyasi bir hiciv (yergi) romanıdır.

    Kitabımız Beylik Çiftliği'ndeki hayvanların en bilgesi olan İhtiyar Major' ün gördüğü bir rüyayı anlatmak üzere tüm çiftlik ahalisini toplaması ile başlıyor. Bu küçük toplantıda genel olarak insanların hayvanlara yaptıkları eziyetlerden, hayvanların emeklerinin karşılığını alamamalarından bahsedilir. Toplantı sonunda bir ayaklanma başlatıp insanlardan kurtulmaya ve kendi egemenliklerini ilan etmeye karar verirler. Bu karar üzerine çalışmalar başlar. 

"Yoldaşlar, hayatta başımıza gelen birçok sıkıntı ve derdin insan ırkının zulmünden kaynaklandığı açıkça ortada değil mi?"

    Kitap asla çok satanlar listesinden eksik olmuyor, sıranın başını çekiyor hatta. Çoktandır okumayı istiyordum aslında ama herkesin bayıldığı şeylere uzak durmak gibi kötü bir huyum var maalesef. Son yaptığım kitap alışverişinde de bunu ve 1984'ü bedavaya getirince kaptım hemen:)

    Kitabı sevmemek gibi bir ihtimal söz konusuydu ancak kitabı okumaya başlar başlamaz bu ihtimal ortadan kalktı. 

    Hayvanların hepsi insan topluluğundan birtakım insanları temsil ediyordu. Mesela, Kuş Moses, dindir. Eşek Benjamin; düşünürdür, aydındır, filozoftur. Domuz Napoleon kavgacı ve silahlı mücadele yanlısı bir devrimcidir. Domuz Snowball, akıllı ve entelektüel bir devrimcidir. Koyunlar, bildiğiniz koyundur; nasıl güderseniz, öyle devinirler. Domuz Squealer; sözcüdür, hatiptir, medyadır, manipülatördür ve yani yalancıdır. At Boxer; körü körüne bağlı, cahil fakat güçlü halktır. At Clover, halkın az biraz aklı başında olan kısmıdır. (Karakter analizleri 1000 Kitap'tan alınmıştır.)

    "İnsan kendi çıkarından başka hiçbir canlının çıkarını gözetmez."

    Aslına bakarsanız bu kitap hakkındaki düşüncelerim konuş konuş, anlat anlat, yaz yaz bitmez. Sonsuza kadar konuşabilirim Hayvan Çiftliği hakkında. Ama nereden başlasam, ne desem karar veremiyorum. Eğer okumadıysanız mutlaka en kısa zamanda okumanızı tavsiye ederim. Benim gibi gecikmeyin. Eminim ki yaşadığımız dünya ve şartlar hakkında oldukça tanıdık gelecek bu okuduklarınız size de. Lafı çok uzatmadan puanlamamızı da yapalım. Çok da şaşırtmayacak bir şekilde 10/10 efenim.



    Tam bir hafta oldu ben bu postu yazmaya başlayalı. Fakat araya başka kitaplar falan da girdi. Vakit bulunca 1-2 günde hemen okuyuverip yorumlarımı da sizlerle paylaşmak istedim.

    Aslında kendi kendime bir meydan okuma yapıyordum ama kendime daha doğrusu organlarıma yenik düştüm :D N'apalım kısmet bugüne, böylesineymiş.

    Umarım faydalı bir yayın olmuştur. Sizin bu 3 kitap içerisinden okuduğunuz kitaplar var mı, siz neler düşünüyorsunuz bu kitaplar hakkında? Yorumlarda buluşalım, bekliyorum:) 

    Çok geçmeden, arayı soğutmadan, kısa bir zaman içerisinde görüşmek üzere :) Okur kalın, hoşça kalın dostlaar!

7 comments

  1. "Çocukluğun Soğuk Geceleri" kitaplığımda duruyor. Önden bir incelemesini okumak iyi oldu. Ellerine sağlık. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yararlı olabildiysem ne mutlu bana:) Teşekkür ederim yorumun için:)

      Sil
  2. Çocukluğun Soğuk Geceleri bence de depresif bir kitap. Depresif karakterleri ya da o şekil olayları okumak çok hoşuma gitmiyor. Biraz da yazarla anlaşamadık ama yine de içimde yazarı biraz daha keşfetmek isteyen bir taraf var. Umarım Bir Kuzey Macerası'nı da okuyuncca beğenirsin. Yorum için teşekkür ederim:)

    YanıtlaSil
  3. hayvan çiftliği iyi tabii. kuzey macerasını okumadım ama okurum. jack london kendi yolculuklarını anlatıyor hep zaten. tezer özlü, en sevdiğim yazarlardan, o zaman bi de yaşamın ucuna yolculuku oku. ivit kendi yaşamını anlatıyor, kendisinin hastalıkları var.

    yolculukta müzik dinlemek ne güzel tabii. ben de okuyamam midem bulanır. arabada hep uyurum ben yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşamın ucuna yolculuk aklımda, alırım bir ara, teşekkürler öneri için :) işin garibi ben uyuyamıyorum da 😅

      Sil
  4. Hayvan Çiftliği kaliteli bir eser tabi benim favorim her zaman 1984 :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1984 benim de daha çok hoşuma gidecekmiş gibi geliyor ama bakalım inşallah en kısa zamanda onu da okuyabilirim :)

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliy...

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkada...

Birkaç Film Yorumu

      Herkese merhabalar efendiim! N'aptınız, nerelerdesiniz? Anlatın bakalım.      Uzun süredir izlediğim filmlerden bahsetmemiştim. Birikmiş hayli bahsedilmemiş filmler de olunca birkaç tanesinden hızlıca bahsetmek istedim.  MEŞHUR HAYALET ERNEST Orijinal Adı: We Have A Ghost Yönetmen: Christopher Landon Senarist:   Christopher Landon Başrol Oyuncuları: Jahi Di'Allo Winston, David Harbour, Anthony Mackie Tür: Macera, Komedi, Aile, Fantastik Süre: 2 saat 7 dakika      Amerikalı ailemiz çok büyük hayallerle yeni bir eve taşınır. Şanslarına ev hayaletli çıkar. Ancak onlar kendilerinden önceki ev sahipleri gibi evden kaçmak/ taşınmak yerine hayaletle arkadaş olmaya karar verirler. Hayalet Ernest sayesinde sosyal medyada ün kazanmaya başlarlar. Bir yandan da Ernest'in geçmişini araştırırlar.      Ailecek izlenebilecek hoş, keyifli bir yapımdı, diye hatırlıyorum. Ben bu filmi geçen sene veya ondan ön...