Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok ...

Körlük- Kitap Yorumu

                Yazar: Jose Saramago         Çeviren: Işık Ergüden


Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi Sayfa Sayısı: 336               
                Orijinal Adı: Ensaio Sobre a Cegueira


     Hepinize merhaba! Görüşmeyeli nasılsınız, n'aptınız? Gördüğünüz gibi bugün Körlük kitabının yorumu ile geldim. 

    Okumaya başlamadan önce kitaba karşı fazlasıyla umutlu ve heyecan doluydum. Fakat gerek kitabı okumak için doğru zamanın olmaması gerek kitaptaki bazı zorluklar sebebi ile okuma sürem oldukça uzadı. Uzadıkça benim okuyasım gelmedi derken olan oldu işte. Neyse ki evlere kapandığımızda okumak için daha fazla vaktim oldu ve kendimi şartlayarak kitabı bitirdim. Geriye yapmam gereken tek bir şey kalmıştı: yorumunu girmek.

"Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktı."

    KONUSU

    Öncelikle kitabımız çok heyecanlı bir şekilde, ilk körün kör olması ile başlıyor. Kitapta bahsedilen körlük pek bizim bildiğimiz körlüklerden değil. Kapkaranlık olan, kim ışıkları kapattı diye bildiğimiz körlük burada bembeyaz bir süt denizi tasavvuru ile karşımızda. Artı ve en kötü özelliklerinden birisi de bulaşıcı olması. Hızlı bir şekilde salgının varlığı tespit edilince kör olduğu bilinen kişiler, kullanılmayan eski bir akıl hastanesinde karantinaya alınır...

    KARAKTERLER

    Kitapta hiç kimse ismiyle zikredilmiyor. Genellikle okuduğumuz karakterler ise; doktor, doktorun karısı, ilk kör, ilk körün karısı, koyu renkli gözlüklü genç kız, gözü siyah bantlı yaşlı adam ve bir de küçük çocuk. 

"Körler ada ihtiyaç duymaz, ben bu sesim, gerisinin bir önemi yok."

    ZORLANDIĞIM YERLER

    Yukarıda da söylediğim gibi kitabı okumak istemememin sebeplerinden birisi de kitabın beni biraz zorlamış, yormuş olması. Yazarın dilinden bahsetmiyorum. Saramago gayet açık ve güzel konuşmuş bana göre. Ancak gerek paragrafların fazlaca uzun olması gerek diyalogların daha açık bir şekilde belirtilmemesi sebebi ile okumak, odaklanmak biraz zor oldu diyebilirim.

"Gereğinden fazla kelime kullanıyoruz demek istiyorsunuz yani, Gereği kadar duyguya sahip olmadığımızı söylüyorum, Belki de yeteri kadar duyguya sahibiz ama onları ifade edecek kelimeleri kullanmıyoruz, Sonuçta da duygularımızı yitiriyoruz."

    SEVDİĞİM KISIMLAR

   Eveet geldik sevdiğim, beğendiğim kısımlara. Buraya kadar sanki kitabı hiç sevmemişim gibi anlatmışım ama öyle bir şey yok. Kitabı konusu itibariyle olsun, yaptığım alıntılarla, karakterleriyle olsun gayet beğendim ve başarılı buldum.

    En çok hoşuma giden şeylerden birisi ise yazarımızın kullandığı dil oldu. Okurken sanki bir belgesel izliyormuşum gibi hissettim. Evet belgesel. Sanki beyaz körlük sürecini bir belgesel aracılığıyla izliyorduk. Hoştu. 

"Neyse ki, insanlık tarihinin gösterdiği gibi, kötü bir şeyin beraberinde iyi bir şey getirmesi de ender değildir, iyi şeylerin kötü şeyler getirdiğinden ise daha az söz edilir, dünyamızın çelişkileri böyledir, bunların bazıları diğerlerinden daha fazla dikkate değerdir."

    Daha sonra kitapta bir salgından bahsedilmesi de beni bağlamaya yetmişti. Karantina sürecinde yaşanılan bazı olaylar günümüz dünyasını getirdi aklıma. Belki de bu yüzden bu kadar alıntı yaptığım bir kitap olmuştur. 

"Ne tuhaf günlerden geçiyoruz, her şeyin düzeni tersine döndü."

   Ayrıca sürekli olmasa da yazarla ortak fikir ve görüşleri paylaşmak hem kitaba hem de yazara ısınmamı sağladı diyebilirim. 

"İnsanların neler yapacağı ya da yapmayacağı önceden bilinmez, beklemek gerekir, zamana zaman tanımak gerekir, zaman hükmeder, zaman, kumar masasında karşımızda oturan oyuncudur ve oyunun bütün kartları onun elindedir, bizler ancak hayatımızı verirsek bir şey elde edebiliriz, kendi hayatımızı."

    Ve kitapta en önemli şeylerden birisi de mevcut. Başı gayet heyecanlı bir şekilde başladığından meraklandım ve devam edesim geldi. Her ne kadar ortaları biraz rutine bağlamış olsa da yazarımız sonunda beni fazlasıyla şaşırttı. Pek de beklemediğim bir sondu açıkçası. 

    Sıra da serinin 2. kitabı olan "Görmek" var. Fakat kitap şu an elimde mevcut değil. Ya beğenmezsem, devam etmek istemezsem diyerek almamıştım. Bir sonraki kitap alışveriş listeme eklemek gerekiyor. 

    Benim kitap hakkındaki düşüncelerim böyleydi. Umarım yararlı olabilmişimdir. Eğer sizde okuduysanız sizin de duygu ve düşüncelerinizi merak ediyorum. Yorumlarda bahsetmeden geçmeyin. Biraz yazar- kitap dedikodusu yapalım :)

    Bir sonraki yayında görüşmek üzere hoşça kalın! Kucak dolusu sevgiler! Ve tabii ki okur kalmanız dileğiyle!   



4 comments

  1. olsun ki bazı zamanlar olabilir böyle, daha başka bir zamanda umarım yollarınız yeniden kesişir :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım... Teşekkür ederim güzel dileğiniz ve yorumunuz için :)

      Sil
  2. hıms bir iki tane okudum saramago, çok iyi yazar tabi, ama bana biraz uzak ve soğuk geldi, daha sıcak yazan yazarları tercih ediyorum, körlük okumadım okuycam, bak bunun filmini izlemiştim, blindness, izleyebilirsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında kitaba ilk başladığımda ben de öyle düşünmüştüm: Düşünce tarzı pek bana uyan biri değildi ama sonradan sonraya o belgeselimsi anlatımı çok hoşuma gitti.

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliy...

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkada...

Birkaç Film Yorumu

      Herkese merhabalar efendiim! N'aptınız, nerelerdesiniz? Anlatın bakalım.      Uzun süredir izlediğim filmlerden bahsetmemiştim. Birikmiş hayli bahsedilmemiş filmler de olunca birkaç tanesinden hızlıca bahsetmek istedim.  MEŞHUR HAYALET ERNEST Orijinal Adı: We Have A Ghost Yönetmen: Christopher Landon Senarist:   Christopher Landon Başrol Oyuncuları: Jahi Di'Allo Winston, David Harbour, Anthony Mackie Tür: Macera, Komedi, Aile, Fantastik Süre: 2 saat 7 dakika      Amerikalı ailemiz çok büyük hayallerle yeni bir eve taşınır. Şanslarına ev hayaletli çıkar. Ancak onlar kendilerinden önceki ev sahipleri gibi evden kaçmak/ taşınmak yerine hayaletle arkadaş olmaya karar verirler. Hayalet Ernest sayesinde sosyal medyada ün kazanmaya başlarlar. Bir yandan da Ernest'in geçmişini araştırırlar.      Ailecek izlenebilecek hoş, keyifli bir yapımdı, diye hatırlıyorum. Ben bu filmi geçen sene veya ondan ön...