Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok soluk gelmişti. Kız derken bir k

BCP- Nisan| Canım Aliye, Ruhum Filiz Kitap Yorumu

  Herkese selam! Nasılsınız, hayat nasıl gidiyor? 
  BCP Nisan ayı konumuz; nostalji, 1900'lü
 yıllar ve siyah beyazdı. 1900'lü yılları kapsayan mektupların içinde yer aldığı bir kitap da bu ay için çok uygun geldi bana. 
 
  Sabahattin Ali kaleminden ve okumaktan keyif aldığım, sevdiğim bir yazar. Birçok insan gibi ben de sevdiğim yazar hakkında daha çok bilgi sahibi olmak isterim. Ve bunun en güzel ve kolay yolu da yazarın günlük veya mektup yazılarını okumaktır bence.
  Canım Aliye Ruhum Filiz; Sabahattin Ali'nin 1935-1948 yılları arasında eşi Aliye Ali ve kızı Filiz Ali'ye yazdığı mektuplardan derlenen bir kitap. 
  Nişanlılık dönemlerinde iken Sabahattin Ali'nin Aliye Ali'ye olan naif aşkını onun şairane üslubu ile okuyoruz. Yüzüme hep bir tebessüm hakimken elimde de kalemimin kapağı açık satırların altını çizmeye hazır vaziyetteydim.
  Ne yalan söyleyeyim evlendikten sonra bu süslü, güzel iltifatlar fazlaca azalmıştı ancak yine de Sabahattin Ali'nin o sevgisini hissediyordum. Bu sefer şiiri andıran sözleriyle değil de ailesini düşünen bir eş, bir baba olarak hissetmiştim samimiyetini. 
  Çoğu kişi gibi ben de Aliye Ali'nin mektuplarını da okuyabilme şansımızın olmasını çok isterdim. Sabahattin Ali'nin neye göre açıklamalar yaptığını, tepkiler gösterdiğini bilmek güzel olurdu. Fakat böyle olmamasına rağmen bu mektuplar da onun yüreğinin güzelliğini anlamamıza yetiyor bence. 
  Kitapta mektuplar oluş sırasına göre sıralanmış. Ve Sabahattin Ali'nin Osmanlıca yazdığı orijinal halleri de ilave edilmiş. 
  Bazen bir cümleyi bazen bir mektubu tekrar tekrar okuduğum bu güzel kitaba bir puan vermeyi tercih etmeyeceğim sanırım. Sonuçta bu Sabahattin Ali'nin kurgusu değil, kendi özel hayatı aslında. Puanlamayı uygun bulmadım. Eğer Sabahattin Ali sevdiğiniz, ilginizi çeken bir yazarsa, okumadıysanız okumanızı önereceğim bir kitap. Muhtemelen bu kitaptan sonra eserlerini tekrardan okuduğumda daha farklı bir bakış açısı da kazanmış olacağım. 
  ALINTILAR 
-"Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz." 
-"İnsan muhitin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir."
-"Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birden bire geldin." 
-" 'Gözlerimi kapadığım zaman senin hayalini görüyorum...' diyorsun. Ah Aliye, ben gözlerim açıkken bile hep seni görüyorum." 
-"Ben zaten kızdığımı nadiren belli ederim. Teessürümü de hiç göstermem. Herkes beni keyfi yerinde, daima gülen biri sanır. İşte bunun için yazılarım çok dertlidir. Hayatımda gösteremediğim teessürümü yazılarımda gösteriyorum."
 

12 comments

  1. Bunu okumamıştım, merak ettim. Alıntılar da çok hoş, okumak isterdim. Paylaşım için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  2. Henüz okumadım ama alıntılardan ne kadar hoş bir kitap olduğu belli oluyor. :)

    YanıtlaSil
  3. Yazarın bu kitabını okumamıştım alıntılar müthiş.
    Bu arada ben de BCP Blog Canlandırma Projesine dahil oldum :)

    YanıtlaSil
  4. Yazarı çok severim. Bu kitabını da keyifle okumuştum. Kapaktaki aile fotoğrafına da bayılırım. Hatta kızım ve eşimle böyle bir fotoğraf çektirmeyi düşünüyorum ama henüz kısmet olmadı :-)

    YanıtlaSil
  5. hey hey heeeey hoşgeldiiin :) bak haziran, potter, yüzüklerin efendisi ve fantastik temalı, belki katılırsıın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbulduuukk:) Evet evet kesinlikle katılmayı çok istiyorum ama zamanı tutturabileceğimden emin değilim 😅

      Sil
  6. Bende BCP projesine yakında katılacağım düşüncelerim devam ediyor :) Ayrıca seni bulmak zor oldu, takip edip kaçmışsın :) Bloğa uğrayıp çay içmeden gelmişsin olmadı :) Ayak izlerini takip ederek geldim buldum seni :) Konuyu fazla işgal etmeden kaçayım ben bundan sonra hep gelirim hem Blog listeme ekledim hemde takibe aldım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sonra bir daha geldim çayını içtim tabii ki, ayıp ediyorsuun: ) Sana da çok zahmet verdik, kusura bakma:) Tabii her zaman bekleriim: ))

      Sil
    2. Hiç zahmet olmadı baya keyifli oldu :)

      Sil
    3. Ayağınıza sağlık o zaman:))

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliyormuşum gibi hissettim. Dediğim gibi bu bir başarıdır. Ancak g

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkadaşlarıdır. Tüm okullara beraber giderler. Tıp fakültesine bile. Ok

BCP-Mayıs| Ejderhanın Kızı Kitap Yorumu

      Selam. Umarım iyisinizdir. Biraz gecikmiş bir yayınla geldim bugün. En azından gelebildim.      Mayıs ayı temalarımız; dram, tarihi, gotik ve İrlanda idi.      Ben tarihi bir kurgu olan Ejderhanın Kızı kitabını seçtim.      Ana karakterimiz III. Vlad. Nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda veya Vlad Dracul. Kendisi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmet Hazretleriyle beraber geçiren, onunla eğitim alan, büyüyen bir kişi. Aslında Eflak Voyvodası'nın da oğlu. Ancak Eflak ve Osmanlı arasında yapılan bir anlaşmadan dolayı Vlad ve kardeşi Radu Osmanlı'ya esir veriliyor. II. Murat onları da kendi oğlundan ayırmıyor ve II. Mehmet'le beraber eğitim alıyorlar. Çok iyi arkadaş oluyorlar hatta öyle ki Vlad ve Şehzade Mehmet kan kardeşi oluyorlar.       II. Mehmet tahta geçtikten sonra çok güvendiği arkadaşı III. Vlad'ı Eflak Voyvodası ilan ediyor. Vlad da gerçekten orayı güzel idare ediyor, Osmanlı ile ilişkileri iyi oluyor. Ancak bir süre sonra Vlad'ın ihanet haberi İstanbul'a ulaşıy