Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok soluk gelmişti. Kız derken bir k

İçimden Gelenler-3

  
  Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz?? Arada sırada yorumlar yoluyla konuşmuş olsak da pek de aktif olamıyorum maalesef. Bunu tahmin ediyordum zaten. Ama bu kadar uzun zaman boyunca bir şeyler yazamayacağımı düşünmemiştim hiç. İlla ki yazıyorum defterlere bugün ne olmuş ne bitmiş diye ama bloğa bir şeyler yazmak çok daha farklı. Kurgu yazmayı daha çok sevsem de kitap yorumu olsun etkinlikler olsun her türlü yazmak bana çok iyi geliyor. Parmaklarımın klavye üzerinde gezinmesi nedeninden tam emin olamadığım bir şekilde çok özgüvenli ve özgür hissetmemi sağlıyor. Bu his aşırı hoşuma gidiyor ve daha fazla yazasım geliyor. 
  
  Aslında çok daha önce "yenimsi" yaşamım hakkında az çok bahsetmek istemiştim. O zamanlar her şey çok çok güzeldi, çok mutluydum, biraz yalnız ama aynı zamanda da güçlü hissediyordum. Kendi ayaklarımın üstünde durabiliyorum diyordum kendi kendime. Ha hâlâ durabiliyorum çok şükür ama biraz çetrefilli geçti bu hafta. Allah'ın izniyle her şey yoluna girer. Inancim tam. Inanmak başarmanın yarısıdır öyle değil mi^^(yazar burada kendini teselli etmeye çalışıyor 😅)
 
  Bir önceki İçimden Gelenler yazımda genel olarak endişelerimden bahsetmiştim. Öncelikle YKS'den bahsetmek gerekirse galiba onu o kadar takmıyorum. Bu sene böyle bir sınav stresinden ziyade ruhsal bir rahatlama çekmeyi yeğlerim. Bu yüzden daha çok stresten uzak, kendime ve kendimi geliştirmeye odaklandığım bir yıl geçirmek istiyorum. İstediğim birkaç bölüm var, hangisi tutarsa artık. Ya da en fazla bir sene daha hazırlanırım ama bu sene İstanbul'un sefasını sürmek istiyorum. Bu yönden bir pişmanlık duymak istemiyorum, her açıdan. Stresten uzak demiştim ama ne yazık ki stres sadece sınav kaygısıyla ortaya çıkan bir şey olmadığı için halen hayatımda mevcut kendisi. Bu stresin başlıca nedenlerinden biri de insanlar. Buraya gelmemle hayatıma bir sürü insanın dahil olması bir oldu. Herkes farklı farklı yerlerden, tuhaf tuhaf insanlar, değişik adetler... Ve anlayışsızlıklar, saygı ve empati yoksunluğu. Hayatta beni en çok zorlayan şey kesinlikle saygısızlık. Herkes birbiriyle karşılıklı saygı içerisinde olsa sanki her şey mümkün gibi geliyor bana. Olmayınca da önce sinir katsayılarım ardından da depresyon katsayılarım artıyor. Sanki bir anda dünyanın en bahtsız insanıymışım gibi geliyor. Onca kalabalığın arasında yalnız olmak derler ya, öyle hissettiriyor. Ya da sanki siz hepiniz ben tek demişim ama gücüm de yokmuş aslında onlarla mücadele etmeye, böyle hissediyorum. Abartıyorum muhtemelen. Yine duygularımı mübalağalı bir şekilde yaşıyorum. Üstesinden gelinmeyecek bir şey değil. Zar zor da olsa bir şekilde hallolur. Hayatın her anında zorluklar vardır. Güçlü insan olmak için illa o engellere yakalanmaman gerekmez ki. Önemli olan pes etmemek, ne olursa olsun o yolda ilerlemek için elinden gelen her şeyi yapmak. Varsın o yolu tamamlayamamış olsun o insan en güçlü insandır. Bence böyle en azından. Evet bazen ağlıyorum ama ağlamak çoğu kişinin gördüğü gibi zayıflık alameti midir? Yoksa o gözünden dökülen damlalar onun dayandığı zorlukları mı temsil eder? Yoksa sadece dayanmakla kalmayıp galibiyetin yorgunluğunu atmasına mı yardımcı olur?    
  Yarın annemgil gelecek beni ziyarete. Hatta saatler sonra. Çok uykusuz bir gün olacak bugün. Neyse ki az uyumak... iyidir yani. Öyle derler. (Yine kendini teselli etmeye çalışıyor^^) Başım ağrımazsa bir şey olmaz herhalde. 
  
  15 tatilde eve gittiğimde bir sürü kitap kargosu açmak istiyorum. Bu yüzden her ay azar azar kitap alıp gönderiyorum eve. O anki mutluluğumu hayal edip mutlu oluyorum. Ayrıca bugün buralarda uğramayı çok istediğim bir sahaf vardı oraya uğradım. 2 kitaba 10 lira vermeyeli yıllar yılı olmuştu. (Siz okudunuz mu bu kitapları, biraz bahsediverin. Aşağıya resimlerini koyayım. )Hatta amca da çok tatlı, misafirperver falan. Çay ikram etti bana, yerim. Yaşlılara karşı çok merhamet hissettiğimi daha önce söylemiş miydim? 
(Gönül isterdi ki denizli menizli İstanbul manzarasına çekeyim ama gariban benin valizinin üzerinde çekmek zorunda kaldım😅) 

 
  Velhasıl hayatta her daim zorlayıcı şeyler var. Ve bu sadece ona buna değil herkese böyle. Elimden geldiğince takılmamaya ve derin bir nefes alıp tekrar denemeye, ilerlemeye devam etmeye çalışacağım. Üzerinde durduğum yol benim ölümüme kadar uzanan bir yol. Aralarda duraklar var. Onlar benim çok değerli hayallerim. Bir duraktan öbür durağa, bıkmadan, usanmadan. Yaklaştığım durak ise hem gelsin geçsin sonraki durağa yetişmem lazım hem de kalayım burada bitmesin. Her zor şeyin de güzel şeyin de bir sonu var işte. Padişahın yüzüğüne "Bu da geçer yahu" yazdırdığı gibi. 

  Önceki postun altına da çok güzel, çok samimi yorumlarda bulunmuşsunuz. Çok teşekkür ederim <3 Dediğim gibi hayatın her anında zorluklar mevcut ama bardağın dolu tarafını görmeye çalışıyorum. Düşsem bile tekrardan kalkıyorum, kalkacağım inşallah. 
  
  Duygularıma, düşüncelerime ortak olduğunuz için çok teşekkür ederim♡   Bir sonraki yayında görüşmek üzere, hoşça kalıın! ^^

9 comments

  1. Kalabalıkta yalnız hissetmek zor gerçekten. Çeşit çeşit insan var ve bu konuda yapacağımız bir şey yok.
    Sınav stresi de kolay değildir ama üniversiteye girmek zor değil. Tabi çok yüksek puan beklemiyorsan. Çalışma süreci belki zorlu ama bir şekilde yerleşiyor insan. Hakkında hayırlısı olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüksek puanla istediğim bölüm de var orta hallisi de var. Sınavı geçtim zaten çok şükür: ) Teşekkür ederim, amiin:)

      Sil
  2. Yazdıklarınız ne kadar içten..anladığım kadarıyla kaygılısınız birçok şey için. Yorulmuşsunuz. Benzer duyguları zaman zaman yaşayan biri olarak tecrübe ettiğim bi şey varsa o da, duyguları böyle açıkça paylaşmak içgörü sahibi olabilmeyi gerektirir. Tebrik ederim ve umarım bu günleriniz çok güzel başka günlerin arefesidir:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygularımı en iyi açıklayabildiğim yer şüphesiz burası. Bir miktar iyi geliyor içindekileri yazmak daha sonradan okumak. Neler değişmiş bu süre zarfında bunları anlayabilmek. Hoşuma gidiyor. Güzel dileğiniz için çok teşekkür ederim, umarım hepimiz için çok güzel günler olur:)

      Sil
  3. Elimden geldiğince insanları göz ardı etmeye çalışıyorum. Güzel dileğin için çok teşekkür ederim, umarım öyle olur:)

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar olumluya odaklanırsak o kadar çözümsüzlüğün içinden çıkmak kolaylaşır. Blog dünyasına 2021 nisanda katılmışsın, bıraktığın yorumla sana ulaştım. :) Hayırlı olsun öncelikle.
    Pozitif bir gençsin, önünde harikası bol, sıkıntısı kolay çözülen yıllar olsun dilerim :)
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yorumunuz bir tebessüm bıraktı yüzümde:) İnşallah dilediğiniz yıllar hepimiz için de olur:)

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliyormuşum gibi hissettim. Dediğim gibi bu bir başarıdır. Ancak g

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkadaşlarıdır. Tüm okullara beraber giderler. Tıp fakültesine bile. Ok

BCP-Mayıs| Ejderhanın Kızı Kitap Yorumu

      Selam. Umarım iyisinizdir. Biraz gecikmiş bir yayınla geldim bugün. En azından gelebildim.      Mayıs ayı temalarımız; dram, tarihi, gotik ve İrlanda idi.      Ben tarihi bir kurgu olan Ejderhanın Kızı kitabını seçtim.      Ana karakterimiz III. Vlad. Nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda veya Vlad Dracul. Kendisi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmet Hazretleriyle beraber geçiren, onunla eğitim alan, büyüyen bir kişi. Aslında Eflak Voyvodası'nın da oğlu. Ancak Eflak ve Osmanlı arasında yapılan bir anlaşmadan dolayı Vlad ve kardeşi Radu Osmanlı'ya esir veriliyor. II. Murat onları da kendi oğlundan ayırmıyor ve II. Mehmet'le beraber eğitim alıyorlar. Çok iyi arkadaş oluyorlar hatta öyle ki Vlad ve Şehzade Mehmet kan kardeşi oluyorlar.       II. Mehmet tahta geçtikten sonra çok güvendiği arkadaşı III. Vlad'ı Eflak Voyvodası ilan ediyor. Vlad da gerçekten orayı güzel idare ediyor, Osmanlı ile ilişkileri iyi oluyor. Ancak bir süre sonra Vlad'ın ihanet haberi İstanbul'a ulaşıy