Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok soluk gelmişti. Kız derken bir k

İçimden Gelenler-2

En son yazdığım içimden gelenler yazımda fazlasıyla heyecan ve umut dolu olduğumu belirtmiştim. (Eğer onu okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.) Bunun nedeni de tam olarak yarın sabah Istanbul'a gidecek olmamdı. Benim için 2021-2022 eğitim-öğretim yılı orada geçecek bu sene. Evimden, ailemden, bazı arkadaşlarımdan ayrı kalmak, neredeyse kendi başıma olmak tabii ki de heyecan duyulacak bir şeydi. Ancak şu an böyle bir heyecan hissetmiyorum. Sadece büyük bir endişe ve tedirginlik duyuyorum. Bunların olması da doğaldır illa ki ama o tatlı heyecanın olmaması beni bir miktar üzüyor. Dediğim gibi yıllardır bunun hayalini kuruyordum ve şimdi gerçek oluyor. Böyle bir burukluk hissedeceğimi kim bilebilirdi ki? 

Neden böyle hissediyorum acaba diye biraz düşündüm. Önüme gayet makul nedenler çıktı. 

Birçok insan gibi ben de gelecek kaygısı duyuyorum. Bu sene ben de YKS'ye gireceğim ama bu sene YKS odaklı çalışabileceğimi düşünmüyorum. Bu benim için önemli çünkü insanlara bir şeylerin olabilirliğini kanıtlamak istemiştim. Biraz kapalı bir açıklama oldu ama önemini bilsek yeterli olur sanırım. Önceki çalışmalarımla da olur mu bilmiyorum. O kadar gecesini gündüzüne katan insanlar görüyorum ama olumlu bir sonuç alamıyorlar. Herkesin hedefi, hayali farklıdır elbette ama olmuyor yani. Hem de bir sürü insanınki. 
 
Hepimiz mutlu olmaya, motivasyon sağlamaya çalışıyoruz. Ama insanız, elbette ki çevremizden etkileniyoruz. Dünyayı bir kenara bırakalım, ülkemizin durumu hepimizi üzüyordur diye tahmin ediyorum. Hangi durum? Seç, beğen, al işte. Cinayetler, tacizler, yangınlar, ekonomi, mülteciler... Böyle şeyler olurken neye, nasıl odaklanabilirim ki? Nasıl mutlu olabilirim insanlar böyle şeyler yaşarken ülkemde. Nasıl korkmam benimde başıma gelir mi acaba diye? Sanki bunları görmezden gelip mutlu olmaya çalışsam, ders çalışsam bencillik yapacakmışım gibi hissediyorum. Hepimiz aynı ülkenin vatandaşıyız sonuçta. Nasıl içim rahat edebilir ki? Gerçekten o kadar mutluyum ve gurur duyuyorum ki Türk olmaktan. Ama olmuyor böyle işte. Biz böyleyiz, biz şöyleyiz diyerek olmuyor. Siyasi bir sey ifade etmek istemiyorum dediklerimde. Siyaset çok da ilgi alanıma girmez. Ama onun da çığrından çıktığını düşünüyorum şahsen. 

Youtube'a bir giriyorum yine olaylar olaylar. Sürekli bir şey oluyor. Sürekli biri birine laf söylüyor, o ona laf çakıyor. Biri sırf izlenme uğruna saçma sapan şeyler yapıyor. Neyse bu sosyal medya saçmalıklarına hiç girmeyeyim susmam çok zor olur çünkü. Belki başka bir gün bahsederim kendi düşüncelerimden. 

İstanbul konusuna geri dönelim. Benimle aynı yere giden ve kendisiyle çok da hoş şeyler yaşamadığım eski bir dost da benimle aynı yere geliyor. Eski bir dost diyorum ya ne kadar ağır geliyor, anlatamam. Bir daha aynı hatalara düşmekten korkuyorum açıkçası. Galiba içten içe istemeden sevmeye devam ediyorum ama kırgınım da kızgınım da. Hiç sevmek istemiyorum aslında ama kıyamıyorum da. Benim mallığım biraz. 

Aynı zamanda gidip de bomboş dönmekten hatta gerilemekten korkuyorum. Yanlış arkadaşlıklar yapmaktan, yanlış kararlar vermekten... Türlü türlü endişelerim var yani. Ancak bu endişe, tedirginlik duygusu o kadar yoğun ki beni boğuyor. Böyle göğsüme bir şey oturuyor sanki. Nefes alış verişim değişiyor. 

Geride bıraktığım insanlarla aramın açılmasını istemiyorum. Sevdiklerimle yalnızca tabii ki. Hoşlanmadığım insanlarla istediği kadar açılabilir, işime gelir. Ben sevince bazen saçma sapan abartabiliyorum kendi içimde. Mesela ben gidiyorum kardeşim kalıyor ya, sanki annemgil ve kardeşim arasında çok büyük bir bağ oluşacakmış da ben arka planda kalacakmışım gibi. Tam bu örnek üzerinden hissetmiyorum ama bunun gibi bir şey yani. 

Bir de sevdiğim insanların üzülmesiyle de üzüldüğümü söylemiştim. Burada kalanlar ne yaptılar acaba, şu an iyiler mi, bir sorun var mı, şu düzeldi mi... diye çok merak ederim, endişelenirim. 

Çok iç karartıcı bir yazı olduğunun farkındayım. İyi olan birkaç bir şey var. Çok şükür: ) Mesela alışma korkusu duymuyorum hiç. Ben bir ortama çok çabuk alışabilirim, bu konuda çok sıkıntı çekmeyeceğimi düşünüyorum. Ha çabuk alışıyorum diye çabuk unuttuğum manasına da gelmiyor tabii ki. Ben bağlanınca çok bağlanıyorum. İyi tarafları olduğu gibi zor yanları da yok değil elbette. 

Güzel olan şeylerden birisi de geçirdiğim bu yazdı. Tatile gitmedim, adam gibi bir şeyler okumadım,.izlemedim hatta yazamadım da. Belki düzgünce dinlenemedim bile. Ama güzeldi. Yeni insanlarla tanıştım birbirinden güzel. E tabii azıcık da hüzünçlü bir yazdı. Ama güzel olan hüzünçlü bir yaz. Öyle güzeldi yani kısacası. 

Umarım içinizi daraltmamışımdır. Bir  öncekine nazaran çok daha karamsar bir yazıydı. Her konudan biraz biraz bahsettim. Kendimi yanlış ifade edeceğim bir şey söylememişimdir umarım. 

Bir de belki sık sık kitap, dizi, film yorumları paylaşamayabilirim bir süre. Ama farklı bir seri yapmak istiyorum kendimce, biraz da anısal. Eğer başarabilirsem kendim için çok güzel olacak. Inşallah siz de seversiniz. 
 
Her neyse teşekkür ederim buraya kadar okuduğunuz için. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın :) 

11 comments

  1. hımms, yani yks hazırlığı için bir yıllığına istanbula geliyorsun, bir akrabanın yanında kalcan veya yurtta, ülkenin durumu için haklısın ama geçcek hepsi bir gün, endişelerini boşver sen yaaa, yks ye odaklan, olur mu olmaz mı bırakcan bu korkuları, kaptır kendini çalış, nette videolar da iyi, yks kitapları da alırsın, bir yıllık çalışma kampı gibi düşün, olmazsa da bir dahaki seneye olur, büyütme, bizim ülke böyle işte, bu sınav da böyle bir olay haline geliyor, hepsini unut, zihnini temizle, kaptır kendini, kendine güven, olumsuz şeyler düşünme, aramızda sınava girenler, yeni girenler, üni bitirenler, pdr ciler, her türlü insan var, bak anlatırsın bize arada, fikir veririz, bu konuda deneyimi olan çok, hepimizin var, benim de çok. başarılar kolaylıklar sana, unutma anlatırsın, gerekirse, yardım destek de oluruz kiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet dediğin gibi yapmaya çalışıyorum. Çok teşekkür ederim, çok düşünceli, çok iyisiniz♡ Duygulandım şimdi..

      Sil
  2. like your post :)
    have a nice day

    YanıtlaSil
  3. açıkçası eğer hedeflerin varsa bazı şeylerden, günlük sorunlardan, memleket meselelerinden uzaklaşman lazım, bencillik mi bu, evet ama bence bazı şeyler tercihe binaen ilerliyor, her konuda fikir/bilgi/birikim sahibi olmak mümkün değil istesek te yapamıyoruz, o sebepten öncelleri iyi belirlemek lazım. SAğlıkla, yaşamındaki yeni yolun senin için açık olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, umarım her şey güzel olur. Şimdilik her şey yolunda.

      Sil
  4. oleey her şey yolunda demekki sevindim, zaman bulunca anlat yine :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, evet her sey gayet iyi su an, cok sukur. Neredeyse bir ay oldu, zaman hizli geciyor. Guzel olan seyler hep cabuk biter zaten. Ben hemen bitecegi ani dusunup uzulurum de😅 Biraz daha bir biriktireyim, yazarim insallah:)

      Sil
  5. Hayallerinin peşinden koş ve onlarıı all sakın pes etme zaman zaman çok yorulucaksın ama sonu güzel olacak görececksin herşeye değecek :)) Hiç kimse için üzülme en çok kendini sev. Youtube da daima pozitif videolar izle hayatını pozitifliğe adapte et. Yaşayacağın daha çook güzel arkadaşlıklar tanışacağın çook güzel hayatlar seni bekliyor ileride :)) Umarım güzel bir üniversiteye gidersin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayal kurmak benim icin bir hayat felsefesi gibi. Bir de burcum balık olunca bunu dibine kadar yapıyorum: ) Hayallerimin gerçekleşmesini öyle çok isterim ki! Zaten bu sene kendime verdiğim sözlerden birisi de bu; her seye üzülüp bu seneyi mahvetmeye pek bir niyetim yok:D Güzel dileklerin için çook teşekkür ederim, umarım hepimiz için çok güzel bir sene olur:)

      Sil
  6. bu aralar ben de garip kaygılar yaşıyorum ama biliyorum ki birçok şeyi aslında kafamızda büyütüyor olabiliriz veya korkularımızla yüzleştiğimizde belki de sandığımızdan daha kolay atlatabiliriz. biraz daha umutlu bakmak gerek geleceğe bir de daha yaşanmamış hiçbir şeye çok kafa yormamak gerek. sana söylediğim şekilde kendim de uygulayabilirsem bunları müthiş olacak tabi ki :) bu eski bir yazı umarım şimdi daha iyisindir :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Inşallah ikimiz de uygulayabiliriz dediklerini. Tavsiyeler için çok teşekkür ederim♡ Çok şükür şu an her şey yolunda. Vakit bulabildiğim bir anda yeni bir yazı da yazmak isterim. Tekrardan çok teşekkür ederim:)

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliyormuşum gibi hissettim. Dediğim gibi bu bir başarıdır. Ancak g

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkadaşlarıdır. Tüm okullara beraber giderler. Tıp fakültesine bile. Ok

BCP-Mayıs| Ejderhanın Kızı Kitap Yorumu

      Selam. Umarım iyisinizdir. Biraz gecikmiş bir yayınla geldim bugün. En azından gelebildim.      Mayıs ayı temalarımız; dram, tarihi, gotik ve İrlanda idi.      Ben tarihi bir kurgu olan Ejderhanın Kızı kitabını seçtim.      Ana karakterimiz III. Vlad. Nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda veya Vlad Dracul. Kendisi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmet Hazretleriyle beraber geçiren, onunla eğitim alan, büyüyen bir kişi. Aslında Eflak Voyvodası'nın da oğlu. Ancak Eflak ve Osmanlı arasında yapılan bir anlaşmadan dolayı Vlad ve kardeşi Radu Osmanlı'ya esir veriliyor. II. Murat onları da kendi oğlundan ayırmıyor ve II. Mehmet'le beraber eğitim alıyorlar. Çok iyi arkadaş oluyorlar hatta öyle ki Vlad ve Şehzade Mehmet kan kardeşi oluyorlar.       II. Mehmet tahta geçtikten sonra çok güvendiği arkadaşı III. Vlad'ı Eflak Voyvodası ilan ediyor. Vlad da gerçekten orayı güzel idare ediyor, Osmanlı ile ilişkileri iyi oluyor. Ancak bir süre sonra Vlad'ın ihanet haberi İstanbul'a ulaşıy