Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok ...

Frances Hodgson Burnett- Gizli Bahçe Kitap Yorumu

 


GİZLİ BAHÇE 

Yazar: Frances Hodgson Burnett
İngilizce aslından çeviren: Osman Çakmakçı
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 273

    Fransız yazar Frances Hodgson Burnett' in kaleme aldığı "Gizli Bahçe" (The Secret Garden), çocuk edebiyatının klasiklerinden biridir. Roman, yetim kalan Mary Lennox' un hikayesini anlatır. Mary, Hindistan'da bir salgında ailesini kaybettikten sonra İngiltere'ye, Yorkshire'daki eniştesinin malikanesine gönderilir.

    Mary soğuk, aksi, şımarık yetiştirilmiştir bir kız çocuğudur. Ancak gittiği yerde keşfedebileceği çok sayıda gizli odalar, koridorlar, kilitli kapılarla karşılaşır. Ve tabii ki bir de 10 yıldır kimsenin adımını atmadığı, sözünü dahi açmadığı gizli bir bahçe.

    Malikanenin esrarı bir yana bunlarla uğraşırken de farklı kişilerle tanışır. Birçok insanı ve gizemi keşfederken bir yandan da kendini keşfeder Mary.

    Kitapta dünyayı, insanları yeni yeni tanımaya başlayan çocuklar görüyoruz. Çoğu büyüğün aksine farklı düşünce yollarıyla kendi hayatlarını kendileri kurtarıyorlar diyebilirim.

    Sanki kimin senin hakkında ne düşündüğü, onların seni nasıl gördükleri, nasıl etiketledikleri önemli değil de senin nasıl hissettiğin ve ne olmak, nasıl olmak istediğindir asıl önemli olan diye fısıldıyor kitap bize.

    Okurken hemen benim de "sihrine" kapıldığım, akıp giden bir kitap oldu. Belki o kadar duygulanacak sahne olmamasına rağmen çok alakasız duran yerlerde bile gözlerim dolarak okumaya devam ettim. Karakterlerle bağ kurabildiğimi, onları anladığımı düşünüyorum. Ama Mary'nin yerinde olsam daha ağlak bir insan olurdum bence:)

    Bir de kitap kapağı çok hoş değil mi? Kitabı bitirmeden önce de çok sevmiştim ama kitaptan sonra daha fazla anlam ifade etmeye başladı gibi geldi bana.

    Yazardan okuduğum ilk kitaptı. Devamının gelmesini de çok büyük bir arzu ile istiyorum.

    Öyle altını çizdiğim özlü sözvarimsi cümleler yok. Ama ben yine de birkaç alıntı paylaşmak isterim.

    "Şimdi babası ve annesi hayattayken bile neden hiç kimseye bağlı değilmiş gibi olduğunu merak ediyordu. Öbür çocuklar anne ve babalarına bağlı gibi görünüyorlardı, ama Mary hiçbir zaman birinin küçük kızı olmamıştı."

    "Huysuz, küçük bir kız da kendini yalnız hissedebilirdi; büyük ve her yanı kapalı bir ev, bomboş bir fundalık ve büyük, çıplak bahçeler ona bu dünyada kendisinden başka hiç kimsenin kalmadığını düşündürmüştü."

    " 'Dickon,' sen Martha'nın dediği kadar sevimli biriymişsin. Seni sevdim ve sen sevdiğim beşinci kişi oluyorsun. Hiçbir zaman beş insanı sevebileceğimi düşünmemiştim.' "
    " 'Şımarık bir hastaya en iyi gelebilecek şey kendisi kadar şımarık birisiyle karşılaşmasıdır.' "
    "Öyle şımartılmış ki iflah olmaz. Annem bi' çocuğun başına gelebilecek en kötü iki şeyin hiç kendi haline bırakılmaması ya da tamamen kendi haline bırakılması olduğunu söylüyo."
    "Ah! O bahçede olanlar! Hiç bahçeniz olmadıysa bunu anlayamazsınız, eğer bir bahçeniz olduysa orada olup bitenleri anlatabilmek için bütün bir kitabı doldurmanız gerekeceğini bilirsiniz."
    "Ne kadar çok gülerlerse, onlar için o kadar iyi!"
    "Sağlıklı çocukların gülmesi her gün ilaç içmelerinden iyidir."

    Siz Gizli Bahçe'yi okumuş muydunuz? Sevmiş miydiniz? Okumadıysanız okunacaklar listenize eklendi mi? İlginizi çekti mi?
    Enn kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle! Okur kalın, hoşça kalıın<3

4 comments

  1. bu kitap en sevdiklerim arasında :) filmi de güzel :) geçen gün bu kitabı ilkay da yazdıydı onun da en sevdiklerine girmiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet eveett gerçekten ben de çok bayıldımm:)) Filmi olduğunu bilmiyordum en kısa zamanda onu da izlemek isterim. Sevilmeyecek gibi değil cidden herkes hemen okusun:)

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Çok şükür halimize iyiyim :) Hayat bazen şaşırtmaya devam ediyor. Belki böylesi benim için gerçekten daha iyi olacak ya da bir yerden başka bir şeyler filizlenmeye başlayacak bilmiyorum. Merak ettiğin için teşekkür ederim^^ Sen de iyi misiin?

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliy...

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkada...

Birkaç Film Yorumu

      Herkese merhabalar efendiim! N'aptınız, nerelerdesiniz? Anlatın bakalım.      Uzun süredir izlediğim filmlerden bahsetmemiştim. Birikmiş hayli bahsedilmemiş filmler de olunca birkaç tanesinden hızlıca bahsetmek istedim.  MEŞHUR HAYALET ERNEST Orijinal Adı: We Have A Ghost Yönetmen: Christopher Landon Senarist:   Christopher Landon Başrol Oyuncuları: Jahi Di'Allo Winston, David Harbour, Anthony Mackie Tür: Macera, Komedi, Aile, Fantastik Süre: 2 saat 7 dakika      Amerikalı ailemiz çok büyük hayallerle yeni bir eve taşınır. Şanslarına ev hayaletli çıkar. Ancak onlar kendilerinden önceki ev sahipleri gibi evden kaçmak/ taşınmak yerine hayaletle arkadaş olmaya karar verirler. Hayalet Ernest sayesinde sosyal medyada ün kazanmaya başlarlar. Bir yandan da Ernest'in geçmişini araştırırlar.      Ailecek izlenebilecek hoş, keyifli bir yapımdı, diye hatırlıyorum. Ben bu filmi geçen sene veya ondan ön...