Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok soluk gelmişti. Kız derken bir k

Mayıs'ta Neler Yaptım

 

    Herkese merhaba! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? (inş. iyisinizdir, keyifler yerindedir umarım) Mayıs ayı hiç beklemediğim bir şekilde dolu dolu geçirdiğim bir ay oldu. Bu yüzden biraz biraz neler yaptığımdan bahsetmek istedim. 

    Dizi yönünden çok da dolu geçirdiğim bir ay değildi ne yazık ki. War and Piece'e başlamıştım ama devamını getirmeyi unutmuşum :)

    Film olarak da toplamda 4 tane film izlemişim. Bunlar; 


1) The Departed (Köstebek):
24 Kasım 2006 Sinemada / 2s 30dk / Polisiye, Dram
Yönetmen Martin Scorsese
Senarist William Monahan
    

Köstebek, mafya ve polis teşkilatı arasında geçen savaşı anlatıyor. Uzun yıllardan beri mafya tarafından, polis teşkilatına sızmak üzere yetiştirilen adamlar son derece iyi pozisyonlardadırlar teşkilat bünyesinde. Aynı şekilde polisin aynı amaçla yetiştirdiği adamları da mafya içinde cirit atmaktadırlar. Ancak vakit her şeyin açığa çıkma vaktidir. Her iki cephede de köstebeklerin var olduğu anlaşıldığında söz konusu köstebeklerin ölümle burun buruna gelecekleri koşturmaca ve macera başlayacaktır. Film dört dalda Oscar sahibidir... (beyazperde)
    İzlerken çok keyif aldığım, kimin iyi kimin kötü olduğunu neredeyse hiç anlamadığım, sonuyla da şaşırtan harika bir film olduğunu düşünüyorum. Buna 9.8/10 vermişim. Neden bu kadar küsuratlı olduğunu hatırlamıyorum ama 10/10 da diyebiliriz bence.
    2) Fahrenheit 451: Normal film olarak 7/10, uyarlama olarak 4/10 
    3) Spirited Away: 8/10
    4) The Shape Of Voice: 9/10
    Son 3 filmin yorumlarına da buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. 
   
     Geldik kitap kısmına. Biri manga olmak üzere 5 kitap bitirmişim. İki tane de yarım bırakmışım. 
    1) Körlük: Puanım 7/10. Detaylı inceleme için de şuraya tıklayabilirsiniz.
    2) Fahrenheit 451: Puanım 9/10
    3) Lucia(manga): Puanım 8/10 (2 ve 3 numaralı kitaplar için yine buraya tıklayabilirsiniz.)
    4) Şimdi Moda Pastel: Puanım 7/10 Yorum için oraya tıklayabilirsiniz:)

    
5) Uçurtma AvcısıEmir ve Hasan, Kabil`de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir`le Hasan`ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir iş adamının, Hasan ise onun hizmetkarının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur.

    Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California`ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan`ın hatırasından kopamaz.

    Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakarlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı`nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü... ( arka kapaktan)

    Kitabı ilk okumaya başladığım zamanlarda yarım bırakmayı bile düşündüm. Bunun sebebi kitap kötü olduğu için falan da değildi. Kitap çok güzel ama bir insana yapılan işkenceler, eziyetler, türlü türlü iğrençlikler benim kaldıramadığım şeyler. Ve kitapta maalesef bunlar gibi şeyler okuyoruz. Hayatın bize verdiği bazı acımasız gerçeklerden birkaçı yalnızca tabii bunlar. 

    Hasan' ın Emir'e olan bağlılığı, sabrı, sırf o üzülmesin diye bir şey söylememesi, bir şeyleri bildiği halde susması... Ah benim koca yürekli çocuğum, bu olanlar sana reva mıydı?

    Emir kesinlikle ilk başlarda herkesin nefret edeceği bir karakter. Tamam çocuksun da bir çocuk bu kadar kötü düşünebilir mi ya?! Neyse ki büyüyünce yanlışlarının farkına varıyor. Tabii son pişmanlık fayda eder mi, etmez mi onu okuyunca anlıyoruz. 

    Kitapta birkaç yer var. Okuyunca o anlık dünyanın en şaşkın insanı falan oluyorsunuz. Bir süre kitabın kapağını kapatıp öylece durduğumu hatırlıyorum. 

    Okurken genel ruh halim üzgündü ama kendimi okumaktan da alamadım. Devamını merak ettim. Ayrıca Afganistan hakkında az çok bi' bilgiye sahip olsam da bunlar bana yetersiz gibi geldi. O yüzden uygun bir zamanda araştırma yapmak istiyorum biraz. Burada da paylaşmaya çalışırım, hep beraber bilgimize bilgi katalım, güzel olur diye düşünüyorum. 

    Puanlamaya geçecek olursak 8/10

    Yarım bıraktıklarım da şöyle: 

    1) Fareler ve İnsanlar: Yarım bırakmamın sebebi kötü olduğu için değil de bir arkadaşıma vermek durumunda kaldığım için oldu. 

    2) Please Don't Eat Me(manga): Bölümler tamamlanmadığı için ve daha çok yeni olduğu için yarım. Ama bırakmadım yani bitmedi sadece. 


    İşte Mayıs böyle bir aydı benim için. Haziran'da Mayıs'la alakalı şeyler atmamı falan boş verin:) 

    Bahsettiğim şeylerin genelinden daha önce bahsettiğim için biraz fazla linkli bir yazı oldu. Umarım bu büyük bir sorun oluşturmaz. İnşallah sizin de hoşunuza gitmiştir. Benim için ileride geçmişte neler yaptığımı ve bu yaptığım şeyler hakkında ne düşündüğümü öğrenmem için güzel oldu bence. Ajandamda yer alsalar da detaylı yorum bulunmadığı için böylesi daha iyi oldu diye düşünüyorum. 

    Yakın zamanda görüşmek dileğiyle. Okur kalın, hoşça kalın! 

    

4 comments

  1. Bayağı dolu bir ay olmuş. :)
    Uçurtma Avcısı üzücü ve etkileyiciydi. İnsana bir yük biniyor sanki okuduktan sonra.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, aynen tam da dediğin gibi insana bir yük biniyor. Çok güzel tarif etmişsin.

      Sil
  2. güzelmiş mayıs ki yaa :) senin mangalar aklımda :) the departed en yakında izlicem saool :)

    YanıtlaSil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliyormuşum gibi hissettim. Dediğim gibi bu bir başarıdır. Ancak g

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkadaşlarıdır. Tüm okullara beraber giderler. Tıp fakültesine bile. Ok

BCP-Mayıs| Ejderhanın Kızı Kitap Yorumu

      Selam. Umarım iyisinizdir. Biraz gecikmiş bir yayınla geldim bugün. En azından gelebildim.      Mayıs ayı temalarımız; dram, tarihi, gotik ve İrlanda idi.      Ben tarihi bir kurgu olan Ejderhanın Kızı kitabını seçtim.      Ana karakterimiz III. Vlad. Nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda veya Vlad Dracul. Kendisi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmet Hazretleriyle beraber geçiren, onunla eğitim alan, büyüyen bir kişi. Aslında Eflak Voyvodası'nın da oğlu. Ancak Eflak ve Osmanlı arasında yapılan bir anlaşmadan dolayı Vlad ve kardeşi Radu Osmanlı'ya esir veriliyor. II. Murat onları da kendi oğlundan ayırmıyor ve II. Mehmet'le beraber eğitim alıyorlar. Çok iyi arkadaş oluyorlar hatta öyle ki Vlad ve Şehzade Mehmet kan kardeşi oluyorlar.       II. Mehmet tahta geçtikten sonra çok güvendiği arkadaşı III. Vlad'ı Eflak Voyvodası ilan ediyor. Vlad da gerçekten orayı güzel idare ediyor, Osmanlı ile ilişkileri iyi oluyor. Ancak bir süre sonra Vlad'ın ihanet haberi İstanbul'a ulaşıy