Selaamm! Nasılsınız? Yaz tatili sonrası hayatınız nasıl geçiyor? Siz de üşümeye başladınız mı? Beklediğimden daha erken üşümeye başladım.
Bahsetmeden geçmek istemediğim için geçen ay okuduğum 2 kitaptan ve hala okumaya devam ettiğim bir kitaptan bahsetmek istedim.
BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ
Tür: Polisiye- Gerilim, Kurgu Roman
Yazar: Ahmet Ümit
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 454
Bir yılbaşı gecesi Tarlabaşı'nda bir ceset bulunuyor. Başkomiser Nevzat ve ekibi (Ali ve Zeynep) katili bulmaya çalışıyor.
Kitap okuma alışkanlığımı tekrar düzene koymak istediğim için okumaya başladığım bir kitaptı. Polisiye olduğu için elimden bırakamayacağımı ve çok seveceğimi düşünmüştüm. Ama ne yazık ki pek de öyle olmadı. Güçlü bir merak duygusu hissedemedim, sürüklenip gidemedim... Ben bir şeyleri az biraz merak edene kadar kitabın yarısını geçmiştim. O zamana kadar da zaten kendimi zorlaya zorlaya geldim. Belki de kitabın bana akıcı gelmemiş olması benim kitap okuyamama hastalığım yüzündendir, bilemiyorum.
Kitapta birkaç yerde Gezi Parkı olaylarından ve azınlıkların İstanbul'dan gönderilmesi gibi toplumsal olaylardan bahsediliyor. Toplumu bu denli etkileyen olayların ele alınmasını önemli ve değerli buluyorum. Bu yüzden okuduğum kurgu bir kitabın içerisinde yaşadığımız gerçeklerden de bir şeyler bulabilmek benim beğendiğim bir nokta oldu.
Kitapta en çok hoşuma giden ayrıntılardan biri Nevzat'ın komşusunun da meraklı bir polisiye yazarı olmasıydı. Çok da önemi olmayan bir yan karakter gibi duruyor ama bir yandan da bu adamın altından ne çıkacak diye merak ediyor insan.
Kitapta beni en çok rahatsız eden şey ise: polislerin (Nevzat da dahil) cinayet dışındaki diğer karşılaştıkları suç ve suçlularla alakalı bir şey yapmamaları oldu. Asıl olay cinayeti işleyen katili bulmak olabilir ama onu bulana kadar bir sürü yasa dışı yapılan işler, saldırılar vs görüyoruz, onlara hiçbir şey olmuyor. Suçlu sayılmak için illa birini hayattan koparmak mı lazım diyeceğim de... Biri sokakta birine bıçak fırlatıyorsa, karşıdaki kişiye bir şey olmasa bile bu bir suç! Yoksa değil mi?
Kitapta çok fazla yazım ve noktalama yanlışına denk geldim. Kitap okurken böyle hatalara denk gelmek beni biraz krize sokuyor. Blog yazıları, mesajlaşmalar ya da internette okuduğum herhangi bir yazıda böyle olmuyorum. Sadece elimde basılmış bir şey varsa sanırım kusursuz olmasını bekliyorum. Yazar zaten elinden geldiğince dil bilgisi kurallarına uygun yazmalı kitabı, bunun editörü var, redaktörü, son okumasını yapanı var. O yüzden biraz garip geliyor. Tabii insanlık hali yani kim bilir ne kadar düzeltilmiş kısmı vardır ama cümlenin sonuna da nokta koyulmayınca şaşırmadan edemiyor insan. Benimkisi 2024 baskısı, ilk baskı 2013'te.
Yanii evet okunur, ama çok da abartılacak bir kitap değil bence. 6/10.
KAFAMDA BİR TUHAFLIK
Tür: Politik Kurgu, Roman
Yazar: Orhan Pamuk
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 466
Ana karakterimiz Mevlüt, sokaklarda dolaşıp boza ve yoğurt satarak geçimini sağlayan biri. Kitapta takip ettiğimiz belli başlı bir olay yok, genel olarak Mevlüt'ün hayatını konu alıyor; babasıyla beraber köyden İstanbul'a gelmesi, okul yılları, aşık olması, evlenmesi...
Kendimi eski Türk filmlerinin içindeymiş gibi hissettim ben; bu nostaljik his hoşuma gitti. Yer yer karakterle aynı fikir ve kararda olmasak da aramızda öyle büyük uçurumlar da yoktu; çünkü kurgu fazlasıyla hayatın içinden geliyor. Çevremizde sık sık karşılaşabileceğimiz durumlar ve karakterler olduğu için hiçbir şey sırıtmıyor.
Anlatım tarzı çok iyi, karakterler çok iyi işlenmiş bence ama ben bu kitabı aslında 2 yıl önce okumaya başladım ve daha 1 ay önce bitirdim:) Yine, yeni, yeniden mükemmel okuma yeteneklerim:) Çünkü o zaman da çok sıkışık bir dönemdi ve kitap okuyamıyordum ve yarım bırakmıştım:( Çünkü Mevlüt'ün öyle aman aman maceralarla geçen bir hayatı yok, bu yüzden devam etmek çok zor gelmişti. Ama okumayı başarıp devam edebildiğimde keyifli bir kitaptı bence hakkını yemeyeyim:) Kitapta gelişen olaylara da Türk dizisi izlerken verdiğim tepkileri verdiğim için güzel, keyifli bir okuma deneyimiydi.
Kitabı sevmemdeki en önemli sebeplerden birisi de: Ben geçmiş zamanlarda geçen romanları okumayı çok seviyorum. Çünkü sıkıcı tarih kitaplarına maruz kalmadan da o dönem hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Yaşayıp görmediğim bir zaman dilimini Mevlüt'ün hayat akışında tanıma fırsatı bulduğum için benim severek okuduğum bir kitap oldu.
Birkaç sene önce bir sahaftan aldığım bu kitap benim Orhan Pamuk'la tanışma kitabım oldu. Ben Orhan Pamuk'un sonbahar, kış aylarında okuması daha keyifli bir yazar olacağını düşünüyorum. En kısa zamanda diğer kitaplarını da kitaplığımda görmeyi çok istiyorum. Benim için Kafamda Bir Tuhaflık 7/10.
KUŞATMA ve FIRTINA
Tür: Fantastik Roman
Yazar: Leigh Bardugo
Çevirmen: Ozan Aydın
Yayınevi: Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 490
Kitabımız Gölge ve Kemik serisinin ikinci kitabı. Alina, Malyen'le beraber Karanlıklar Efendisi'nden kaçmayı başarmış ve başka bir yerde saklanıp, para biriktirip tamamen Karanlıklar Efendisi'nin onları bulamayacağı bir yere gitmek için çalışıyorlar. Tabii öyle olmuyor, bir sürü olaylar gelişiyor.
Bu kitap benim için çok farklı bir yerde şu an. Kitabı daha bitirmedim bu arada, daha yarısında falanım. Serinin ilk kitabı olan Gölge ve Kemik'i yaklaşık 3 yıl önce okumuşum ve çok sevmişim. Bu kadar sevmiş olmak beni o kadar şaşırttı ki! Şu an Alina'nın ne yapıp yapmadığı hiç umurumda değil mesela:) Şu sıralar kitaplara ve karakterlere bağlanamıyor olmamı da kabulleniyorum ama bence asıl sorun şu an fantastik okumak istemememle de alakalı olabilir. O zaman neden okumaya başladım? Çünkü kitaplığımda kitaplarımı koyacağım yer kalmadı ve yeni kitaplık alma ihtimalim yok çünkü odamda yeni bir kitaplık için yer yok. Bu yüzden bazı kitaplardan vazgeçmek zorundaydım ve ben de ilk olarak fantastikleri elemeye karar verdim:( Ama bu kitaplar arasında okumadığım çok fazla kitap var. Okusam da okumasam da sahafa versem veya satsam da her türlü 2. el olmuş olacaklar ben de dedim ki bari okuyayım da gerçekten 2. el olmuş olsunlar:)
3 yıldır seriye karşı olan duygularımda büyük bir değişiklik var:) Kimseye suç atmak istemiyorum benim okuma alışkanlıklarımdaki değişimden kaynaklı olabilir büyük ölçüde.
Yalnız suçlamaktan hiç gocunmayacağım bir yer var ki bu noktada Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ndeki editöryal hatalardan dolayı özür dilemem gerekebilir. Kitap 64. sayfadan 97. sayfaya geçiyor. 65. sayfa 128. sayfadan sonra geliyor. 129. sayfa da 96. sayfadan sonra. İlk başta fark etmedim, 64’ten sonra direkt 97’yi okudum. "Ne oluyor, buraya nereden geldik?" deyip nereyi kaçırdığımı anlamak için önceki sayfalara bakmaya başladığımda fark ettim ve şok oldum. Birkaç kere kontrol ettim, gerçekten böyle bir şey olmuş olabilir mi diye, ama olmuş işte... Tamam, nokta koymasanız da olur; bari hikayeyi olay örgüsüne göre okuyalım.
Allah bilir kitabı ne zaman bitiririm, o yüzden şimdiden bahsetmek istedim. Kitabı bitirsem bile puan vermek istemem sanırım ortada yaklaşık 30 sayfalık bir kayma var.
Son zamanlarda kitaplarla çok da iyi olmayan bir ilişkimiz var yani anlayacağınız. Siz kitap okumalarınızı düzenlemek için neler yapıyorsunuz gerçekten fikirlerinize çok ihtiyacım var.
Hayat güzel, fena değil. Yeni rutinler oluşturmaya çalışıyorum.
İçerik Yazarlığı Eğitimi'ni tamamladım: Üstün Başarı Belgesi ve referans mektubu aldım! Çok mutluyum bu yüzdenn:)) Orada yazmaya devam etmek ve kendimi daha çok geliştirmek istiyorum.
Katılmak istediğim bir editörlük atölyesi var aslında ama oraya yakın zamanda katılamayacağım sanırım. Çünkü şu an online bir İngilizce kursuna katıldım. İngilizcemi daha ileri düzeye getirmek ve yabancı dilde de bir şeyler yazabilmek ya da farklı iş imkanlarını değerlendirebilmek istiyorum.
Ara ara Brooklyn 9-9 izlemeye devam ediyorum. Dün itibariyle de Gilmore Girls'ün 2. sezonunu izlemeye başladım. Bence Gilmore Girls de sonbahar dizisi:)
Bu yılın başında başlayıp yarım bıraktığım bir rakamlarla boyama tablom vardı onu boyamaya devam ediyorum. Çok tatlı bir kedicik<3 O zamanlar küçük yavru bir kediye bakıyorduk aynı onun gibi kızılımsı/sarı olduğu için almıştım o tabloyu. Adını da Asel koymuştuk, Arapça'da bal demek:) Sonra bir hastalığı çıktı ve yaşama çok tutunamadı bebişimiz... Öyle olunca tabloya karşı hevesim biraz azalmıştı. Şimdi tabloyu tamamlamak ve onun hatırasını canlı tutmak istiyorum, unutmak değil hatırlamak istiyorum.
Çok sesli kitap dinleyebilen biri değilim aslında ama tablo boyarken sesli kitap ya da radyo tiyatrosu vb. şeyler dinlemeyi çok sevdim. Bu yıl kazandığım yeni bir hobi oldu. Size de tavsiye ederim. Ben Ahmet Ümit'in Kayıp Tanrılar Ülkesi kitabının radyo tiyatrosunu dinliyordum Spotify'dan. Keyifli bir deneyimdi, öneriyorum.
Bu yıl kazandığım bir diğer hobi de puffy iplikten battaniye örmek oldu. Çok basit olsa bile ortaya kendi emeklerinizle işe yarar bir şey çıkarmak insanı çok marifetliymiş gibi hissettiriyor:)) Ben büyük bir battaniye istediğim için ipliklerim yetmemiş ve geçtiğimiz kış aylarında battaniyemi tamamlayamamıştım. Ama yarım hali de gayet kullanışlı, şu an kullanmaya başladım bile:) Aynı renk ipliklerden alıp battaniyemi istediğim boyuta getirmeyi hedefliyorum en kısa zamanda:) Mümkünse tamamen kış olmadan tamamlayım ki kışın sıcacık ona sarılabileyim:)
Yakın bir zamanda Ahmet Şİmşirgil'in Kayı serisinin ilk kitabını aldım. O kitap için o kadar heyecanlıyım kii! Ama son kitap deneyimlerimden dolayı çok korkuyorum:( Tekrar kitaplara aşık olmam için ne yapmam lazım biri bana söylesin lütfenn.
Başka çok da bir şey olmadı galiba hayatımda, aklıma gelen başka bir şey yok. Siz anlatın bakalım, siz neler yapıyorsunuz? Tatilden sonra rutinlere geri döndünüz mü, yeni rutinler oluşturdunuz mu? Ve özellikle kitap okuma alışkanlığıyla alakalı tavsiyelerinize açığım:) -30 kere söyledim galiba ahahh-
Yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi bekliyorum<3 En yakın zamanda görüşmek üzere, hoşça kalıınn:)
İyiyim şimdilik, umarım böyle devam edebilirim. Ben hep üşüyorum🙃 Ankara'da yaşayınca üşümemek biraz zor oluyor. Genel olarak hep üşürüm, hep buz gibiyim. Soğuk havayı sevmiyorum ama aşırı sıcaklar da çok yoruyor insanı. Tabii Ankara ayazı henüz başlamadı, o zaman çok kötü oluyor🙃
YanıtlaSilGölge ve Kemik serisini çok merak ediyorum, kitaplar bende yok. Orhan Pamuk'tan yıllar önce Kar kitabını okumuştum. Sonrasında başka kitabını okumadım. Masumiyet Müzesi'ni çok merak ediyorum. Senin yazdığın kitabın konusu da ilgimi çekti.
Ahmet Ümit kitaplarını çok sevemiyorum, bana pek hitap etmiyor.
Ben kitap okumalarımda bazı dönemler çok düzensizim, bazı zamanlar arka arkaya okuyorum. Tamamen o anki psikolojik durumuma bağlı. İçimden gelmiyorsa elime kitap alsam bile boş okuyorum. Okuyamama durumu dediğimiz 'reading slump' tan çıkmak için genelde neşeli, romantik kitapları tercih ederim. Kitap dünyasının içine dalıp okumanın zevkini tekrar almaya başlamak için, sonrasında farklı türde kitaplarla devam ediyorum. Tabii kitap seçerken kitaplığın karşısına geçip 20 dakikaya yakın duruyorum sanırım😊 Bir tek ben mi böyleyim, bilmiyorum?
İçerik Yazarlığı Eğitimi'ni tamamlamışsın, tebrik ederimm, çok sevindim senin adına😊 Çok daha başarılı olacağına eminim, sen yaparsın😊
Kedileri aşırı seviyorum, çok üzüldüm. Kedinin adı çok güzelmiş. Çok güzel düşünmüşsün😊🐈 Bizim de kedimiz var adı Lokum, kardeşimin kedisi daha doğrusu. Çok tatlı oluyorlar😍
Ben hala başlayacağım Gilmore Girls 2. sezona. Bu ara Star Wars, Mission: Impossıble, Peaky Blınders arasında gidip geliyorum. Brooklyn 9-9 çok merak ettiklerimden. Bayağı dağıldım bu ara, tatlı bir dağılma sayılır😊
Pufy iplikler çok güzel, yumuşacık. Kardeşim bana pufy ipliklerden kısa ve uzun hırka, atkı ördü. Babama da büyük battaniye örmüştü. Senin de eline sağlık. Ben yapamıyorum pek🙃
Online kursları seviyorum ben. İngilizce için çok iyi oluyor, ben de tam anlamıyla bilmiyorum. Filmleri ve dizileri daha çok orijinal dilde izliyorum mümkün olduğunca. Kelimeleri daha iyi anlayabilmek için, hepsini anlamasam da bazılarını anlayabiliyorum😊
Kitap konusunda biraz ara ver istersen, keyifli, rahat, mutlu edecek bir kitaptan tekrar okumaya başla bence dediğim gibi. İçinden nasıl geliyorsa öyle yap😊
Yorumum biraz dağınık ve uzun oldu sanırım. Ben de senin gibi uzun yorum yapmayı seviyorum😊
Kendine iyi bak😊
Uzun ve samimi yorum okumak kadar güzel bir şey var mı? Tamam, vardır belki ama içten bir yorum almak gerçekten güzel bir şey. Bir şeyler yazıyorsun ve birileri çıkıp senin düşüncelerine ortak oluyor, kendi düşüncelerini paylaşıyor. Çok güzel bir sohbet havası oluyor ve bu insana çok güzel şeyler hissettiriyor. Ne kadar çok "çok güzel" dedim:)
SilAnkara ayazı kesinlikle daha başlamadı ama ben kendim adıma erken üşümeye başladığımı düşünüyorum. Bu arada ikimizin de Ankara'da oturuyor olması güzel tesadüflerimizden birisi:)
Masumiyet Müzesi'ni ben de çok merak ediyorum. Kitabı okuyup hemen İstanbul'a gidip müzesini de görmek istiyorum. Kitabın içinde okuyuculara özel bir bilet varmış. Kitapla birlikte gidip kitabı gösterince ücretsiz bir şekilde müzeye giriş yapılabiliyormuş.
Bir arkadaşım Ahmet Ümit'i çok seviyor-du. Onun Ahmet Ümit sevgisinden dolayı okumaya başladım. Yani benim de pek hazzettiğim söylenemez ama biraz beğendiğim özellikleri de var. Bir iki kitabını daha okuduktan sonra kesin kararımı vermiş olacağım onun hakkında:)
Bence kitap seçme konusunda yalnız değilsin. Daha bugün aynı senaryoyu yaşadım:)
Peaky Blinders benim de uzun zamandır izlemek istediğim diziler arasında. Şu sıralar izlediğim diziler bitmeden ona başlayamam ama sanırım.
Yakın zamanda dedemgile gideceğiz, orada okumak için biraz kitap seçtim ama hadi bakalım inşallah mutlu mesut okurum:)
Güzel yorumların ve tavsiyen için çook teşekkür ederim:)
Sevgiler<3
Merhaba, iyiyim sen nasılsın? :)
YanıtlaSilBen de şimdiden üşümeye başladım. Ama böyle güzel, özlemişim bu hissi. :)
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi kitabını ilk çıktığı zaman okumuştum, sevdiğimi hatırlıyorum ama yazım hataları konusu aklımda kalmamış. Basılmış bir kitapta hata olması konusunda söylediklerine katılıyorum. Sonuçta bunun için çalışan insanların elinden geçip bize ulaşıyor. :)
Merhabaa ben de iyiyim teşekkür ederim:)
SilEvet, bu üşüme hissi güzel. Şimdilik kendimi yeterince ısıtmayı başarıyorum:) Böyle hafif üşüyüp battaniyeye ya da hırkama sıkı sıkı sarılmayı seviyorum. Tatlı bir his. Ama battaniyenin de fayda sağlamadığı zamanları görmek istemiyorum:)
Beyoğlu'nun En Güzel Abisi benim için okuması zor bir kitaptı. Ama muhtemelen benim okuyamama durumumdan kaynaklı o şekilde geçen bir süreç olmuştur diye düşünüyorum.
Kuşatma ve Fırtına'daki hatalardan sonra Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'ndeki hataları görmezden gelmeye karar verdim:)
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim:)
Sevgiler<3