Öne Çıkan Yayın

Evin İçine Yağan Kar

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuuz? Günleriniz nasıl geçiyor, nelerle meşgulsünüz? Tatil planınız var mı ya da memlekete mi gittiniz? N'aptınız n'ettiniz gelin biraz sohbet edelim.      Bana soracak olursanız çok şükür ben de iyiyim. Yuvarlanıp gidiyoruz işte:) Evde olmaktan son derece memnunum. Umarım şehir dışına çıkmak gibi bir şey yapmayız. Şu an öyle bir düşüncemiz var gibi durmuyor ancak pek belli de olmuyor bazen bir anda baş gösteriveriyor.      Dün akşam odamda kendi kendime takılıyordum. Blogda bazı değişiklikler yapmak istiyordum onunla alakalı bir şeylere baktım, denedim derken istediğim resmi yapay zekaya da yaptırabileceğimi fark ettim ve küçük bir paragrafla komut verdim. Hatırladığım kadarıyla şöyle yazmıştım: " Sallanan sandalyesinde çayını içerken diğer eliyle gözlüğünü düzelten kız kitap okuyor." tarzında bir cümleydi. Ve işte çıkan ilk tasarımlar...     Çok istediğim sonucu alamamıştım açıkçası. Çok soluk gelmişti. Kız derken bir k

BCP-Mayıs| Ejderhanın Kızı Kitap Yorumu

 

    Selam. Umarım iyisinizdir. Biraz gecikmiş bir yayınla geldim bugün. En azından gelebildim. 

    Mayıs ayı temalarımız; dram, tarihi, gotik ve İrlanda idi. 

    Ben tarihi bir kurgu olan Ejderhanın Kızı kitabını seçtim. 

    Ana karakterimiz III. Vlad. Nam-ı diğer Kazıklı Voyvoda veya Vlad Dracul. Kendisi çocukluğunu Fatih Sultan Mehmet Hazretleriyle beraber geçiren, onunla eğitim alan, büyüyen bir kişi. Aslında Eflak Voyvodası'nın da oğlu. Ancak Eflak ve Osmanlı arasında yapılan bir anlaşmadan dolayı Vlad ve kardeşi Radu Osmanlı'ya esir veriliyor. II. Murat onları da kendi oğlundan ayırmıyor ve II. Mehmet'le beraber eğitim alıyorlar. Çok iyi arkadaş oluyorlar hatta öyle ki Vlad ve Şehzade Mehmet kan kardeşi oluyorlar. 

    II. Mehmet tahta geçtikten sonra çok güvendiği arkadaşı III. Vlad'ı Eflak Voyvodası ilan ediyor. Vlad da gerçekten orayı güzel idare ediyor, Osmanlı ile ilişkileri iyi oluyor. Ancak bir süre sonra Vlad'ın ihanet haberi İstanbul'a ulaşıyor. Osmanlı Devleti'ne karşı olan bağlılığı bitiyor. İnsanları özellikle de Türkleri kazığa oturtmaya başlıyor ve Kazıklı Voyvoda ismini de almış oluyor. Fatih Sultan Mehmet Hazretleri ilk başta inanmak istemiyor çocukluk arkadaşının bunları yapmış olabileceğine. Vlad'ı uyarmak ve kontrol etmek için elçiler gönderiyor. Ancak elçiler geri dönmüyor, onlar da kazığa oturtuluyor. Fatih Sultan Mehmet Hazretleri çok sinirleniyor ama yine de çocukluk arkadaşının hatırına ona son bir şans veriyor, kendisi bir mektup yazıyor. Ancak Vlad mektubu elinin tersiyle atarak bağımsızlığını ilan ettiğini ve Osmanlı idaresini tanımadığını söylüyor. 

    Ardından Fatih Sultan Mehmet Hazretleri ordusunu toplayıp Eflak'a doğru yola çıkıyor. Yaklaşık 5 km'lik bir alanda 20.000 küsur insanın kazığa oturtulduğunu görüyorlar. Denk geldiğim başka bir kaynakta kazığa oturtulmuş insanlardan meydana gelen bir orman görünümünde olduğu da geçiyordu. Tüyler ürpertici gerçekten. Bir rivayete göre de bu kazığa oturtulan insanların kanları fıçılarda toplanıyormuş ve Vlad da şarap içer gibi o kanlardan içiyormuş.

    Vlad oradan kaçıyor. Fatih Sultan Mehmet Hazretleri de Eflak'a Radu'yu bırakıp İstanbul'a geri dönüyor. Vlad Macaristan'a kaçıyor. Orada 12-14 yıl esir olarak kalıyor. Osmanlı ve Macaristan arasında savaş çıkınca Macaristan ellerindeki kozu kullanıp Vlad'ı Osmanlı'ya veriyor. Fatih Sultan Mehmet Hazretleri de Vlad'ı öldürtüp kellesini kazığa geçirtiyor. Aynı onun da yaptığı gibi. Ve Kazıklı Voyvoda'nın kellesi İstanbul'un sokaklarında gezdiriliyor. 

    Bu olay hakkında çok muhtelif bilgiler var. Kitabı okumaya başlamadan önce, okuma anında, kitabı bitirdikten sonra da hep farklı kaynaklardan araştırmalar yapmaya çalıştım. Size sunduğum bu bilgiler de bu süre zarfında edindiğim bilgilerin aklımda kalan kısmından ibaretti biraz. Ben anladığım kadarıyla özetlemeye çalıştım. Siz daha farklı şekillerde de duymuş, okumuş olabilirsiniz tabii ki. 

    Benim anlattığım gerçek olan olay. Kitabın konusu bu olaydan çıkıyor ancak ana karakter dediğimiz Vlad burada oluyor Lada. Yani kız oluyor. Eğer bu tarihin tüyler ürperten karakteri kız olsaydı olaylar nasıl olabilirdi'yi okuyoruz aslında. 

    Ben kitaba çok büyük bir hevesle başlamıştım. Yazarın da hakkını yemeyeyim çoğu yerde bence çok saygı ve hürmet çerçevesi içerisinde kaleme almış eserini. Ancak o damarlarımızda akan Türk kanının da vermiş olduğu Türklük gururu benim bazı şeyleri kabullenmemi biraz zorlaştırdı. Normal hayatımızda veya farklı kurgularda kolaylıkla saygı duyabileceğim bazı unsurlar bu kitapta benim için çok sinir bozucuydu. Katlanmak istemediğim çok yer oldu. Sürekli kendime "Sadece Osmanlı Devleti için düşünme, bu bir kurgu. Padişahın yerinde normal bir insan oturuyormuş gibi düşün." diye hatırlatma yapıp kendimi sakinleştirmem gerekti. Osmanlı Padişahları, halifeleri benim için çok ince bir çizgiler ve inancımın dışında olan şeylerin yakıştırılması beni biraz zorladı sanırım. 

    Osmanlı Devleti olma özelliğini bir kenara bırakıp yalnızca kurguya bakacak olursak fena değildi. İyi bir kurgu. En sevdiğim şey -her ne kadar fazla agresif olsa da- Lada'nın bir kadın olarak her zaman tek başına ayakta durabilmesiydi. En sonunda bile yine kendisini seçti. Yanlışları olan bir karakter olsa da -hangimizin yok ki- çok saygı duyduğum bir karakter. 

    Radu'nun karakter gelişimini çok beğendim. İlk başlarda her şeyden korkan, ablasının gölgesinde bir çocukken sonradan değerleri uğruna her şeyini vermeye hazır bir delikanlı olup çıkıyor. Ayrıca kibar erkekleri kim sevmez:) 

    Kitapta ara ara yazım hataları vardı. Bu beni biraz rahatsız etti. 

    Kitaba puanım 6/10.

    Siz kitabı okudunuz mu, okumayı düşünüyor musunuz? Kazıklı Voyvoda'yı duymuş muydunuz, siz hakkında neler biliyorsunuz? Bilgi alışverişi yapmayı çok isterim. 

    En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere. Okur kalın, hoşça kalın<3

16 comments

  1. Ben bu kitabı okumadım. Çok da bana hitap eden bir tür değil çünkü. Sizin de çok memnun kalmadığınızı anlıyorum. Yine de kitap okumak harika bir etkinlik!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nice keyifle okuduğumuz kitaplara diyelim o halde:)

      Sil
  2. konu ne ilginçmiş ama yaa :) drakula fatih :) teşekkürler :) okumayı düşünürüm konusundan dolayı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet konusunu okuyunca ben de çok heyecanlanmıştım. Oku bakalım sen ne düşüneceksin merak ediyorum:)

      Sil
  3. Bu olayı biraz biliyordum ama bazı detayları şimdi öğrendim. Değişikmiş gerçekten...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de çok ilgimi çeken bir konu ama o kadar çok farklı rivayet var ki tek bir doğruya ulaşmak ne yazık ki zor.

      Sil
  4. ağaç ev sohbetleri 253 yazımda hümeyra özkan dan sana mesaj var :)

    YanıtlaSil
  5. Söylemek istediğinizi anlıyorum bazı tarihi bilgilerde kurmacayı kabullenmek zor. Özetiniz çok anlaşılır olmuş heyecanla okudum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşunuza gitmesine çok sevindim:) Güzel yorumunuz için çook teşekkür ederim:)

      Sil
  6. Hiç duymamıştım daha önce. Merak ettim açıkçası. Ellerinize sağlık inceleme için! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginizi çektiğine sevindim. Okuma şansı bulursanız umarım beğenirsiniz:) Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim:)

      Sil
  7. İlginç bir konu not alım bakalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl olayı araştırmanın verdiği keyif kitabı okumaktan daha iyi bence:) Sizin görüşlerinizi de beklerim:)

      Sil
  8. Kendime yeni fantastik bir kitap buldum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap haddı zatında fantastik bir eser değil ancak o dönemde bazı farklı olayların meydana geldiğinden bahsediyorsak o zaman fantastik olarak bakabiliriz:) Gerçekte var olan bir olayı farklı bir bakış açısıyla kendi hayal gücüyle de harmanlayarak anlatmış yazarımız. Ben de fantastik zannedip almıştım kitabı ama tarihî bir kurgu kitabi.

      Sil

Senin düşüncelerin de benim için önemli. Onları benimle paylaşmaya ne dersin :)

Sude

Popüler Yayınlar

Ağaç Ev Sohbetleri #230 "Geleneksel Kültürü Korumak Önemli Midir?"

      Herkese selam! Nasılsınız, n'apıyorsunuz? Umarım günleriniz verimli geçiyordur, hayatınızdan memnun olduğunuz zamanlar geçirebiliyorsunuzdur.     Sevgili DeepTone tarafından düzenlenen Ağaç Ev Sohbetleri'nde bu haftanın konusu;       "Geleneksel kültürü korumak önemli midir?"      Ben geleneksel kültürü korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu dediğim elbette ki hep eskide kalmak  demek değil. Dünyayı, gündemi, yenilikleri takip edeceğiz ancak tamamen Batılılaşma, modernleşme adı altında da kendi özümüzü terk etmeyeceğiz demek istiyorum.      Geçenlerde okuduğum bir kitaptan örnek vermek istiyorum. Kitabın yazımı çok iyiydi ancak sanki çeviri kitap okuyormuş gibi hissettim. Şimdi bu kötü bir şey mi yoksa bir başarı mı? Evet, bence bu bir başarı. Ama şahsi düşüncem olarak ben yerli bir kitap okuyorsam bunu hissetmek isterim. Kitabı okurken sanki Amerika'nın bu üniversite temalı filmlerinden izliyormuşum gibi hissettim. Dediğim gibi bu bir başarıdır. Ancak g

BCP- Ocak| Scrubs Dizi Yorumu

        Selam! Nasılsınız, nasıl gidiyor hayat?     Geçen sene yoğunluktan dolayı BCP'ye katılmamayı tercih etmiştim. Tabii ki hayatım hala yoğun bir şekilde geçiyor ancak bu sene yoğunluklarımın hobilerimin önüne geçmesine izin vermek istemiyorum.(Ne kadar çok "yoğun" dedim de mi?) Yeni yıl kararı:)     Blogları Canlandırma Projesi kapsamında her ay bir tema belirleniyor ve temaya uygun kitap, dizi ya da film izleyip yorumluyoruz.      Ocak ayının teması; komedi, mizah ve müzik idi. Ben bu ay izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum. Bir komedi dizisi olarak karşımıza çıkıyor. Yer yer müzik temasını da kaplıyor.     SCRUBS Tür: Komedi Proje Tasarımcısı: Bill Lawrence Başrol Oyuncuları: Zach Braff, Sarah Chalke, Donald Faison, Judy Reyes, John C. McGinley, Ken Jenkins, Neil Flynn. Ülke: ABD Bölüm Sayısı: 182 Gösterim Süresi: 21 dakika Yayın Tarihi: 2 Ekim 2001- 17 Mart 2010    J.D ve Turk çocuk arkadaşlarıdır. Tüm okullara beraber giderler. Tıp fakültesine bile. Ok

Birkaç Film Yorumu

      Herkese merhabalar efendiim! N'aptınız, nerelerdesiniz? Anlatın bakalım.      Uzun süredir izlediğim filmlerden bahsetmemiştim. Birikmiş hayli bahsedilmemiş filmler de olunca birkaç tanesinden hızlıca bahsetmek istedim.  MEŞHUR HAYALET ERNEST Orijinal Adı: We Have A Ghost Yönetmen: Christopher Landon Senarist:   Christopher Landon Başrol Oyuncuları: Jahi Di'Allo Winston, David Harbour, Anthony Mackie Tür: Macera, Komedi, Aile, Fantastik Süre: 2 saat 7 dakika      Amerikalı ailemiz çok büyük hayallerle yeni bir eve taşınır. Şanslarına ev hayaletli çıkar. Ancak onlar kendilerinden önceki ev sahipleri gibi evden kaçmak/ taşınmak yerine hayaletle arkadaş olmaya karar verirler. Hayalet Ernest sayesinde sosyal medyada ün kazanmaya başlarlar. Bir yandan da Ernest'in geçmişini araştırırlar.      Ailecek izlenebilecek hoş, keyifli bir yapımdı, diye hatırlıyorum. Ben bu filmi geçen sene veya ondan önceki sene bile izlemiş olabilirim. Hayır bi' dakika uydurm